Giriş
Karayoluyla eşya taşımaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 856. ile 893. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu maddeler arasında düzenlenmiş olan taşıma sözleşmelerinin konusu eşya taşımalarıdır. 850. ile 855. maddeler arasında düzenlenen genel hükümler yerine göre eşya taşımasında da uygulama alanı bulur. Eğer taşıma işinin organizasyonu için görevlendirilen bir tacir yardımcısı varsa, bu kişilere, taşıma işleri komisyoncusu adı verilir. Taşıma işleri komisyoncusu TTK’nın 917 ile 930 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Karayoluyla eşya taşımanın yurtiçinde gerçekleşmesi durumunda TTK hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Buna karşın, uluslararası karayoluyla eşya taşıma söz konusu olduğunda Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi (CMR) uygulanacaktır. Yurtiçi taşımalarda taraflar, sözleşmelerine koyacakları kayıtla özel olarak CMR hükümlerinin uygulanmasını kararlaştırabilirler.
Taşıma sözleşmesi şekle bağlı değildir. Tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile taşıma sözleşmesi kurulur. Kanun koyucu sözleşmenin varlığı konusunda bir karineye yer vererek eşyanın taşıyıcıya teslimi taşıma sözleşmesinin varlığına karinedir.
Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sorumluluk ve Yükümlülükler
1. Gönderenin Yükümlülükleri ve Sorumluluğu
1.1 Aksi Öngörülmemişse Yükleme ve Boşaltma Yükümlülüğü
Taşıma sözleşmesi, ticari teamül veya durumun gereği aksi belirtilmedikçe, gönderen, eşyayı taşıma güvenliğine uygun şekilde araca yüklemek, istiflemek, bağlamak ve sabitlemekle, aynı şekilde boşaltmakla yükümlüdür. Taşıyıcı ise yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla sorumludur.
1.2 Makul Süreden Fazla Zaman Alan veya Sözleşmede Makul Süre için Ücret Ödeneceği Öngörülen Yükleme ve Boşaltma İşlemleri İçin Bekleme Ücreti Ödeme Yükümlülüğü
Yükleme ve boşaltma işlemleriyle ilgili olarak durumun gereklerine göre belirlenecek makul bir süre için, aksi kararlaştırılmadıkça ek ücret talep edilemez. Ancak, taşıyıcı sözleşme gereği veya kendi sorumluluğunda olmayan sebeplerle bu süreden daha fazla beklerse, bekleme ücreti talep etme hakkına sahiptir. Bu durumda, gönderen bu durumda taşıyıcıya bekleme ücretini ödemekle kanunen yükümlüdür (TTK m 863(2)).
1.3 Kusursuz Sorumluluk Halleri
Sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır
Gönderen, ticari amaçla eşya taşıtıyorsa kusuru olmasa da yetersiz ambalajlama ve işaretleme, taşıma senedindeki yanlış bilgiler, tehlikeli mal hakkında bildirim yapmama ve gerekli belge ve bilgilerin eksikliği veya yanlışlığı nedeniyle taşıyıcının uğradığı zararları ve giderleri karşılamakla yükümlüdür (TTK m 864(1)). Ancak, gönderenin belirtilen özel hallerden doğan kusursuz sorumluluğu belli bir tutar ile sınırlıdır. Bu tutar gönderinin brüt ağırlığının her kilosu için 8.33 özel çekme hakkıdır.Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir. Örneğin, 28.02.2025 tarihinde Merkez Bankası tarafından özel çekme hakkı 47.8058 TL olarak açıklanmıştır.
Zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili oldukları da dikkate alınır.
2. Taşıyıcının Yükümlülükleri ve Sorumluluğu
Taşıyıcı, eşyayı, kararlaştırılan sürede, bir süre kararlaştırılmamışsa şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıya tanınabilecek makul bir süre içinde, teslim etmekle yükümlüdür (TTK m 873(1)).
TTK hükümlerine göre taşıyıcının sorumluluğu iki sebebe dayanabilir:
i)Taşınan eşyanın zıya ve hasara uğraması,
ii) Taşınan eşyanın tesliminde gecikme.
Ziya eşyanın yitmiş, yok olmuş olması halini ifade eder. Hasar ise eşyanın varlığını korumakla beraber zarara uğramasıdır. Taşıyıcının eşyanın zıya ve hasarından doğan sorumluluğu kusura dayanan bir sorumluluktur. Taşınma eşyası taşımasında taşıyıcının sorumluluğunun başlaması için kural olarak taşınma eşyasının fiili hâkimiyetine bırakılması yeterlidir [1].Taşıyıcı aynı zamanda kendi yardımcılarının sebep oldukları zarardan da sorumlu tutulmuştur. Aynı zamanda, taşıma eşyasındaki arızaya veya taşıt kiralıksa kiraladığı kişinin kusuruna dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.
Taşıyıcı, zıya veya hasardan sorumlu olduğu hâllerde, ödemesi gereken tazminatı ödemenin dışında, taşıma ücretini geri verir ve taşıma ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan diğer giderleri de karşılar (TTK m 883). Ancak, hasar hâlinde, birinci cümle uyarınca yapılacak ödemeler eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki farka göre saptanacak bedel ile orantılı olarak belirlenir.
Zıya Karinesi
Eşya, taşıma süresinin izleyen yurtiçi taşımalarda yirmi gün, sınır ötesi taşımalarda otuz içinde içinde teslim edilmezse, hak sahibi bu eşyayı zayi olmuş kabul edebilir.
Hak sahibi, eşyanın ziyaı nedeniyle tazminat almışsa, ödenen tazminat sonrasında eşyanın bulunması hâlinde kendisine derhâl haber verilmesini talep edebilir. Eşya bulunduğu haberini aldıktan sonra hak sahibi, otuz gün içinde, gereken giderler düşülerek tazminatı geri ödeyip, eşyanın kendisine teslim edilmesini isteyebilir. Taşıma ücretini ödeme yükümlülüğü ve tazminat hakkı saklıdır. Eğer eşya, tazminatın ödenmesinden sonra bulunmuşsa ve hak sahibi bu durumdan haberdar edilmek istemezse veya eşyanın teslimini talep etmezse, taşıyıcı, eşya üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir.
2.1 Sorumluluktan Kurtulma
a. Kurtuluş Kanıtı
Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. TTK’nın 876. maddesinin gerekçesinde, Türk hukukuna yabancı olan “en yüksek özen yükümlülüğünü” teriminin, mehaz Alm.TK’da kullanılan “büyük bir özen gösterilmesi” ifadesinin karşılığı olarak kullanıldığı belirtilmektedir.
b. Özel Haller
Taşıyıcı, zıya , hasar veya gecikmeyi aşağıdaki hallerden birine bağlayabilirse sorumluluktan kurtulur. Buna göre:
a) Üstü açık araç kullanımı veya güverteye yükleme yapılması (Ancak zıya, hasar veya gecikme, gönderenin eşyanın taşınmasına ilişkin özel talimatlarına taşıyıcının uymamasından ileri gelmişse, taşıyıcı bu bende dayanarak sorumluluktan kurtulamaz).
b) Gönderenin yetersiz ambalajlaması.
c) Eşyanın gönderen veya alıcı tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi veya boşaltılması.
d) Eşyanın doğal niteliği nedeniyle kolayca zarar görmesi (Ancak taşıyıcı, sözleşme uyarınca eşyayı sıcağa, soğuğa, ısı değişikliklerine, neme, sarsıntılara ya da benzer etkilere karşı özel olarak koruma yükümlülüğü altında ise, hâl ve şartlara göre, özellikle de gerekli donanımın seçimi, bakımı ve kullanımına ilişkin kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara uygun davranmış bulunması hâlinde işbu bende dayanabilir).
e) Gönderen tarafından yetersiz etiketleme.
f) Canlı hayvan taşınması (Taşıyıcı bu bende ancak hâl ve şartlara göre kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara uygun davranmış bulunması hâlinde dayanabilir).
g) Gümrük Kanunu ve diğer düzenlemelere dayalı durumlar.
Sorumluluğun Sınırlandırılması
a. Zıya ve Hasar Durumunda Sorumluluğun Sınırı
TTK’da eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı taşıyan tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminatın eşyanın taşınmak üzere teslim edildiği veya sözleşmede kararlaştırılan tarihteki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca belirlenen değere göre hesaplanır.
Eşyanın tamamının zıyaı veya hasarı halinde ödenecek tazminat, eşyanın brüt ağırlığının her bir kilogramı için 8.33 Özel Çekme Hakkı’nı karşılayan tutar ile sınırlıdır.
Diğer zararlara ilişkin olarak taşıyan, taşıma işinin yapılmasında, sözleşmesel bir yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle meydana gelen ve eşyanın zıyaından, hasarından veya taşıma süresinin aşılmasından kaynaklanmayan ve eşya veya kişi zararı dışında kalan zararlardan, tam zıya halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının üç katı ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
b. Gecikmeden Dolayı Sorumluluğun Sınırı
TTK’nın 882. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
c. Zıya, Hasar ve Gecikme Dışında Bir Sebeple Sözleşmeye Aykırılıktan Doğan Sorumluluğun Sınırı
Taşıyıcı, taşıma işinin yapılmasında, sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle meydana gelen ve eşyanın zıyaından, hasarından veya taşıma süresinin aşılmasından kaynaklanmayan ve eşya veya kişi zararları dışında kalan zararlardan, tam zıya hâlinde ödenmesi gereken tazminat miktarının üç katı ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
Taşıyana Bildirim Yükümlülüğü
Eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmezse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır. Bildirimde, zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi gerekir. Gönderen veya gönderilen tarafından bildirim yükümlülüğüne uyulmadığı takdirde, eşyanın taşıma sözleşmesine uygun olarak teslim edildiği kabul edilir. Bildirim yükümlülüğü, zıya ve hasarın açıkça görülmediği haller için de geçerli olup, bu halde bildirim süresi eşyanın tesliminden itibaren yedi gündür. Yedi günlük süreye uyulmadığı takdirde, yine eşyanın taşıma sözleşmesine uygun olarak teslim edildiği kabul edilir.
Gönderilen, taşıyıcıya, teslim süresinin aşıldığını, teslimden itibaren yirmi bir gün içinde bildirmezse, gecikmeden kaynaklanan hakları sona erer.Teslimden sonra yapılan bildirimin yazılı olması şarttır. Bildirim, telekomünikasyon araçları yardımıyla da yapılabilir. Bildirimde bulunanın kim olduğu herhangi bir şekilde anlaşılıyorsa, imzaya gerek yoktur. Sürenin korunması için bildirimin zamanında gönderilmiş olması yeterlidir.
Zamanaşımı
Eşya taşımalarındaki zararlar, taşımanın gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde zamanaşımına uğrar. Bu süre, eşyanın gönderilene teslim edilmesiyle başlar. Eğer eşya tamamen zayi olmuşsa, zamanaşımı süresi, teslim edilmesi gereken tarihten itibaren işlemeye başlar.
Bununla birlikte, taşıyıcının kasıtlı veya pervasızca bir davranışı sonucu eşya zayi olmuş, hasar görmüş veya geç teslim edilmişse, taşıyıcının sorumluluğu üç yıl içinde zamanaşımına uğrar. Bu tür durumlar, taşıyıcının zararın meydana gelme ihtimalini bilerek veya bu riski göz ardı ederek hareket etmesiyle ilgilidir.
CMR Konvansiyonuna Göre Sorumluluk ve Yükümlülükler
CMR (Convention Marchandise Routier), uluslararası karayolu taşımacılığına ilişkin olarak düzenlenen bir sözleşmedir. 1956 yılında imzaya açılan bu sözleşme, Türkiye tarafından 1995 yılında imzalanarak yürürlüğe girmiştir.
Sözleşmenin uygulama alanını belirleyen 1. maddesi uyarınca, taşımanın başlangıç noktası ile varış yerinin en az biri sözleşmeye taraf olan iki farklı ülkede bulunması durumunda, tarafların ikametgâhı veya uyruklarına bakılmaksızın, ücret karşılığında yapılan karayolu taşımalarına CMR hükümleri uygulanacaktır.
Sözleşmede geçen “taşıt” kavramı; motorlu taşıtları, dizi hâlinde taşıtları, römorkları ve yarı römorkları kapsamaktadır. Ancak uluslararası posta anlaşmaları çerçevesinde yapılan taşımalar, cenaze taşımaları ve ev eşyası taşımaları bu sözleşme kapsamı dışında tutulmuştur.
1. CMR Kapsamında Taşıyıcının Sorumluluğunun Hukuki Niteliği
CMR kapsamında taşıyıcının sorumluluğu, sözleşmenin 17. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan itibaren, teslim edene kadar geçen sürede yükün kısmen veya tamamen kaybından ya da uğrayabileceği hasardan sorumludur. Taşıyıcının bu sorumluluktan kurtulabilmesi yalnızca CMR’ın 17(2) ve 17(4) maddelerinde belirtilen istisnai durumlar çerçevesinde mümkündür. Taşıyıcı, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını ispat etse dahi, yalnızca bu belirli durumların varlığını kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilir.
Bu düzenlemeler, taşıyıcının sorumluluğunun hukuki niteliği konusunda hem ulusal hem de uluslararası alanda çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Öne çıkan görüşler şunlardır:
İspat yükü ters çevrilmiş kusur sorumluluğu:
Bu görüşe göre, CMR’ın 17. maddesi doğrultusunda taşıyıcının sorumluluğu, yükü teslim aldığı andan teslim edene kadar devam eder. Ancak, yükte meydana gelen bir hasarın bu süreçte oluştuğunu ispat etmek göndericinin yükümlülüğünde değildir. Bu görüle göre ispat yükü yer değiştirmiştir ve taşıyıcının sorumluluktan kurtulması için madde 17(2) ve 17(4)’te belirtilen koşulları sağladığını ispat etmesi gerekir. Bir diğer ifadeyle, genel ispata kurallarına bir istisna getirilmiş olup, taşıyıcının kusur sorumluluğu devam etmekte, ancak ispat yükü ters çevrilerek taşıyıcının kusursuzluğunu kanıtlaması gerekmektedir [2].
Özen borcu ağırlaştırılmış kusur sorumluluğu:
Taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için en üst düzeyde özen göstermesi gerektiği ileri sürülmektedir. Bu görüşe göre bir kusursuz sorumluluk hali değil özen borcu ağırlaştırılmış bir kusur sorumluluğu mevcuttur [3].
Taşıyıcının, sorumluluktan kurtulma sebepleri olarak CMR madde 17(2) ve 17(4)’te sayılan şartlardan birinin varlığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. İlgili hükümler şu şekildedir:
-
- Madde 17(2): Eğer kayıp, hasar veya gecikme, taşımacının hatasından değil de istek sahibinin ihmali, verdiği talimatlar, yükün kendine has kusuru veya taşımacının önleyemeyeceği durumlar sebebiyle meydana gelmişse, taşıyıcı sorumlu tutulamaz.
- Madde 17(4): Taşıyıcı, kayıp veya hasarın aşağıdaki özel risklerden kaynaklanması hâlinde de sorumlu tutulamaz:
a) Açık taşıt kullanılması (taraflarca kararlaştırılmış ve sevk mektubunda belirtilmiş olması şartıyla),
b) Yetersiz veya hatalı ambalaj,
c) Yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından yüklenmesi veya boşaltılması,
d) Kırılgan, paslanmaya müsait, çürüyebilir, kuruyabilir ya da haşerelerden zarar görebilecek malların niteliği,
e) Sandık veya paketler üzerindeki marka veya numaraların yetersiz veya hatalı oluşu,
f) Canlı hayvan nakli.
Taşıyıcının, madde 17(2) kapsamında sorumluluktan kurtulabilmesi için en üst düzeyde özen göstermesine rağmen kötü sonuçların önlenemediğini ve hasarın meydana geldiğini ispat etmesi gerekmektedir [4].
Özetle, taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için, meydana gelen hasarın CMR’nin 17(2) ve 17(4) maddelerinde belirtilen sebeplerden kaynaklandığını kanıtlaması ve aynı zamanda bu olumsuz sonuçları önlemek için gerekli tüm tedbirleri aldığını göstermesi gerekmektedir.
2. CMR’a Göre Taşıyıcının Gecikmeden Doğan Sorumluluğu
CMR Sözleşmesi’nin 19. maddesi gecikmeyi şu şekilde tanımlamaktadır:
“Eğer yük, belirlenen zaman dilimi içinde teslim edilmemişse veya belirli bir zaman dilimi kararlaştırılmamışsa ve taşımacılık süresi, özellikle parça yüklerde, yükün bir araya getirilmesi için gerekli sürenin aşılması durumunda, gecikme olduğu kabul edilir.”
Buna göre, yükün teslim süresi, sözleşmede belirtilenden daha uzun sürdüğünde veya herhangi bir sözleşme hükmü yoksa makul süre aşıldığında, geç teslim durumu söz konusu olur. Ancak, gecikmeden bahsedebilmek için yükün nihayetinde teslim edilmiş olması gerekmektedir.
CMR 20/1 hükmü ise şu düzenlemeyi içermektedir:
“Eğer belirlenen sürenin sona ermesini takiben 30 gün içinde veya herhangi bir zaman sınırı belirlenmemişse, taşıyıcının yükü teslim almasından itibaren 60 gün içinde yük teslim edilmemişse, yük kaybolmuş kabul edilir ve hak sahibi bu varsayıma dayanabilir.”
Bu düzenlemeye göre, taşıyıcının geç teslimine bir sınır konulmuştur. Taşıyıcı, belirlenen süreler aşıldığında, artık sadece gecikmeden değil, yükün kaybolmuş olması hükümleri kapsamında da sorumlu tutulacaktır.
Ancak, sürenin aşılması tek başına taşıyıcının gecikmeden sorumlu olması için yeterli değildir. Gecikme nedeniyle zarar meydana gelmeli ve gecikme ile zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bu şartlar sağlandığında, taşıyıcı CMR kapsamında gecikmeden sorumlu tutulacaktır.
2.1. Geç Teslimden Doğan Sorumluluğun Şartları
a. Taşıma Süresinin Aşılmış Olması
CMR’nin 17/1 maddesi şu şekildedir:
“Taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan itibaren, teslim edene kadar, yükün kısmen veya tamamen kaybından ve hasarından sorumludur.”
Bu hüküm, taşıma süresinin yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından nihai teslimine kadar geçen süreyi ifade ettiğini göstermektedir.
Taşıma süresi sözleşme ile belirlenebilir. CMR 19. madde uyarınca taraflar, süreyi serbestçe belirleyebilir ancak bu süre aşırı uzun olmamalıdır, çünkü aşırı uzun bir süre taşıyıcının sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırabilir ve sözleşmenin geçersiz olmasına yol açabilir. Aynı şekilde, taşıyıcının ifasını imkânsız kılacak kadar kısa süreler de geçersiz sayılacaktır.
CMR’nin 6. maddesi, taşıma süresinin sevk mektubunda belirtilip belirtilmemesi gerektiğini düzenlemektedir:
“(1) Sevk mektubu şu bilgileri içermelidir: …
(2) Gerekli durumlarda sevk mektubu şu bilgileri de içerebilir: …
f) Taşımanın tamamlanması için belirlenen süre, …”
Görüldüğü üzere, taşıma süresi sevk mektubuna yazılabilir ancak bu zorunlu değildir. CMR madde 4, sevk mektubunun olmamasının veya hatalı düzenlenmesinin taşıma sözleşmesini geçersiz kılmayacağını belirtmektedir. Ayrıca, CMR 9(1) hükmüne göre sevk mektubu, taşıma sözleşmesinin yapıldığına dair bir karine oluşturur ancak bu karinenin aksi her zaman ispatlanabilir.
Sevk mektubunda taşıma süresi belirlenmemiş olsa bile, belirli şartlar taşıma süresinin taraflarca kararlaştırıldığı anlamına gelebilir. Örneğin, yükün belirli bir sefere yetiştirilmesi gerekiyorsa, taşımanın bu süre içinde tamamlanması gerekir.
Taşıma süresi sözleşmede belirlenmemişse, CMR 19. maddeye göre “gayretli bir taşımacı” tarafından gerekli olan süre esas alınacaktır.
Yükleme ve boşaltma süreçleri, taşıma süresi açısından önem arz eder ancak CMR’da açıkça düzenlenmemiştir. Türk hukukunun uygulanacağı durumlarda, yükleme ve boşaltma konularında TTK madde 863 devreye girer:
“Sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı taşıma güvenliğine uygun biçimde yüklemek ve boşaltmakla yükümlüdür.”
Bu düzenleme, yükleme ve boşaltma sorumluluğunun genellikle gönderen tarafa ait olduğunu, ancak taşıyıcının da işletme güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu göstermektedir.
b. Zararın Meydana Gelmesi
CMR’a göre taşıyıcının gecikmeden doğan sorumluluğu tazminat yükümlülüğü şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla, tazminat talep edilebilmesi için zararın oluşması gerekmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.06.2000 tarihli 2000/4859 E. ve 2000/5755 K. sayılı kararına göre:
“… taşıyıcının, yükün teslimini taahhüt ettiği tarihten dört gün sonra teslim gerçekleştirdiği, bu gecikmeden CMR 19. madde uyarınca taşıyıcının sorumlu olduğu, ancak davalının gecikme nedeniyle bir zarar gördüğünü kanıtlayamadığı, bu nedenle taşıyıcının navlun ücreti talep etmekte haklı olduğu …”
Zararın hesaplanmasında, gecikme olmasaydı hak sahibinin malvarlığının bulunacağı durum ile eşyanın geç teslim edilmesi sonrası mevcut durum arasındaki fark dikkate alınır. CMR’de zarar hesaplamasına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından, genel hukuk kurallarına başvurulacaktır.
Geç teslim, bazen yükün kaybolmasına veya hasarına da yol açabilir. Bu durumda, taşıyıcının hangi kapsamdaki sorumluluğa tabi olacağı tartışmalıdır. Bir görüşe göre, taşıyıcı yalnızca hasardan sorumlu tutulmalıdır. Diğer bir görüş ise, gecikmenin eşyanın hasarına yol açtığı durumlarda hakların yarışmasının söz konusu olacağını ve her iki sorumluluk türünün de uygulanabileceğini ileri sürmektedir. Alternatif olarak, gecikme nedeniyle iki farklı zarar türü ortaya çıkabilir: doğrudan zararlar ve dolaylı zararlar. Bu durumda, taşıyıcının sorumluluğunun kapsamı somut olaya göre değerlendirilecektir.
c. İlliyet Bağı
İlliyet bağı, olaylar arasındaki sebep-sonuç ilişkisini ifade eder. Taşıyıcının gecikmeden doğan zarardan sorumlu tutulabilmesi için, meydana gelen zararın doğrudan yaşanan gecikmeden kaynaklanması gerekmektedir. Hak sahibinin, CMR madde 23/5 uyarınca açtığı davada bu illiyet bağını ispatlaması şarttır. İlliyet bağının varlığını tespit ederken, hayatın olağan akışı dikkate alınacaktır. Buna göre, mevcut zararın yaşanan gecikmenin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkabileceği kabul ediliyorsa, illiyet bağı kurulmuş sayılacaktır.
2.2. Gecikme Nedeniyle Tazminat Talebi
CMR madde 23/5’e göre:
“Gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa, taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder.”
Bu düzenleme, taşıyıcının gecikme nedeniyle ayrıca bir zarara sebebiyet vermesi durumunda, sorumluluğunun navlun ücreti ile sınırlandırıldığını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, taşıyıcının gecikmeye rağmen taşıma ücretine tam olarak hak kazandığı kabul edilmektedir. Zira gecikmeden söz edebilmek için öncelikle yükün teslim edilmiş olması gerekmektedir. Teslimin gerçekleştiği hallerde ise taşıma ücretinin ödenmemesi gündeme gelmeyecektir.
Nitekim, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 11.09.2019 tarihli, E. 2018/876 K. 2019/1083 sayılı kararında şu ifadeler yer almaktadır:
“CMR Konvansiyonu’nun 23. maddesi uyarınca, gecikmenin ayrıca bir zarara neden olması halinde, taşıyıcının sorumluluğu navlun ücreti ile sınırlandırılmıştır. Buna karşın, gecikme nedeniyle taşıyıcının navlun ücretine hak kazanamayacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Taşıyıcı, gecikmeye rağmen taşıma ücretine tam olarak hak kazanmaktadır. Somut olayda, davalının ayrı bir dava açmadan, karşı dava veya takas-mahsup talebi öne sürmeden, gecikme cezası olarak kestiği fatura bedelinin navlun bedelinden mahsup edilip edilemeyeceği değerlendirilmelidir.”
Ancak, kararın devamında da belirtildiği üzere, bu tazminat istemi takas yoluyla taşıma ücretinden mahsup edilebilir. Bu durum, Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 143 çerçevesinde mümkündür:
“Takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer.”
Dolayısıyla, tazminat talep eden taraf, taşıma ücretiyle mahsuplaşma isteğini CMR kapsamında açılan dava sürecinde karşı tarafa bildirmelidir. Zira yukarıda da açıklandığı üzere, gecikme tazminatı taşıma ücretinin ödenmesine engel teşkil etmemektedir.
3. Taşıma Konusu Eşyanın Kaybı veya Hasarı Durumuna Taşıyıcının Tazminat Sorumluluğu
Taşımaya konu eşyanın kaybolması veya hasara uğraması sonucunda bir zarar meydana gelmişse ve taşıyıcı, CMR m. 17(2) ve 17(4)’te düzenlenen sorumluluktan kurtuluş sebeplerinden faydalanamıyorsa, sorumluluğu doğacaktır. Bu sorumluluk çerçevesinde doğacak tazminata ilişkin esaslar, CMR’ın 23 ile 29. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
3.1 Eşyanın Kaybolması Halinde
CMR madde 23(1) uyarınca, taşınan eşyanın kaybolması halinde tazminatın belirlenmesi, eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığı yer ve zamandaki değeri esas alınarak yapılacaktır. Eşyanın taşıyıcının teslim aldığı yerdeki değeri, teslim edilme yerindeki değerinden farklılık gösterebilir. Zira eşyanın teslim edileceği yerde kâr marjı değişkenlik gösterebileceği gibi, taşıma ücreti ve diğer masraflar da eşyanın toplam değerini artırabilir. Bu nedenle, sınırlı sorumluluk ilkesinin öngörülebilirlik sağlama amacı doğrultusunda, CMR m. 23(1) kapsamında tazminat hesabında eşyanın teslim alınma yerindeki ve zamanındaki değeri esas alınacaktır.
3.2 Eşyanın Hasara Uğraması Halinde
Taşınan eşyanın hasara uğraması durumunda tazminatın hesaplanması CMR madde 25’te düzenlenmiştir. Bu madde, tazminatın belirlenmesinde CMR madde 23’te kayıp halinde yapılan hesaplamaya atıfta bulunduğundan, öncelikle CMR’ın 23(1) ve 23(2)’de belirtilen kriterlere göre eşyanın değeri belirlenecektir. Daha sonra, belirlenen değer hasar oranı ile çarpılarak hesaplanan tutardan, hasar oranına denk gelen taşıma ücreti, gümrük ve diğer masraflar düşülerek nihai tazminat tutarı ortaya çıkarılacaktır [5].
Hasar halinde, CMR m. 25(2) uyarınca tazminata bir üst sınır getirilmiştir. Buna göre, tam hasar durumunda ödenecek tazminat, tam kayıp halinde ödenecek tazminatı aşamayacağı gibi, kısmi hasar halinde ödenecek tazminat da kısmi kayıp halinde ödenecek tazminatı aşamaz.
4. Tazminat Hesabında Sorumluluğu Sınırlayan Üst Sınır
CMR, taşıyıcının sorumluluğunu sınırlı sorumluluk ilkesi çerçevesinde düzenlemiştir. Bu sınırlama iki farklı üst sınırın bir arada uygulanmasıyla gerçekleşmektedir.
İlk olarak, CMR m. 23(1) ve 23(2) uyarınca, taşıyıcının sorumluluğu eşyanın değeri ile sınırlanmış olup, bu düzenleme sayesinde kâr kaybı gibi eşyanın değerini aşabilecek bazı zarar kalemlerinin tazmini engellenmiştir.
İkinci olarak, CMR’de sınırlı sorumluluk ilkesini somutlaştıran ve taşıyıcının sorumluluğunu sınırlandıran üst sınır, CMR m. 23(3) hükmünde düzenlenmiştir. Bu hükme göre taşıyıcının sorumluluğu, kaybolan veya hasara uğrayan eşyanın kilogram başına 8.33 Özel Çekme Hakkı (Special Drawing Right – SDR) ile sınırlıdır ve bu miktar aşılmamalıdır. Üst sınırın hesaplanmasında dikkate alınacak ağırlık, hüküm gereği brüt ağırlıktır. Dolayısıyla, eşyanın yanında bulunan ambalaj, palet ve destekleyici unsurlar da toplam ağırlığa dâhil edilerek üst sınır belirlenmektedir.
Taşıyıcının sorumluluğunu üst sınırla sınırlandıran CMR m. 23(3) hükmü, hasar gören veya kaybolan eşyanın kilogram cinsinden ağırlığının 8.33 SDR ile çarpılması sonucunda hesaplanan değeri esas almaktadır. Ancak bu üst sınırın, kaybolan veya hasar gören eşyanın piyasa değerinden farklı olması durumunda daha düşük tutardaki meblağ tazminat sorumluluğunun sınırı olarak kabul edilecektir.
Doktrinde, taşımaya konu eşyanın birden fazla parçadan oluşması halinde, CMR m. 23(3)’te öngörülen üst sınırın nasıl uygulanması gerektiği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Birinci görüşe göre, zarar gören herhangi bir parça için, taşıma senedinde belirtilen toplam kilogram ağırlığı esas alınarak üst sınır belirlenmelidir. Bu görüş, CMR m. 12’de düzenlenen eşyanın bölünmezliği ilkesi ile taşıyıcının sorumluluğunu sözleşmenin başında öngörme imkânına sahip olması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır [6].
İkinci görüşe göre ise zarar gören eşyanın ağırlığı ile 8.33 Özel ÇekmeHakkı’nın çarpılması sonucunda hesaplanan değerin, yalnızca ilgili zarara ilişkin tazminatın üst sınırı olarak uygulanması gerektiği ileri sürülmektedir [7].
Türk yargı uygulamasında, taşımaya konu eşyanın yalnızca bir kısmında hasar meydana gelmesi halinde, sadece zarar gören kısım açısından CMR m. 23/3 kapsamında üst sınır hesaplaması yapılması gerektiği benimsenmiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD, E.2013/13559, K.2014/3539, T.26.02.2014 kararında, Türkiye-Macaristan arasında taşınan eşyanın bir kısmının hasara uğramasına ilişkin olarak bilirkişi raporunda taşınan tüm eşyanın brüt ağırlığı üzerinden üst sınır belirlenmesi bozma sebebi yapılmıştır. Aynı kararda, yalnızca hasara uğrayan kısmın brüt ağırlığının dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır [8].
5. CMR Tazminat Hukukunda Faiz
CMR madde 27 uyarınca, CMR’ın uygulandığı taşımalardan doğan tazminat talepleri için tazminat hakkı sahibi, yıllık %5 oranında faiz talep edebilir. Faiz, hak sahibinin taşıyıcıya ödeme talebinde bulunduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu doğrultuda, taşıyıcıya ihtar gönderilmişse faizin başlangıcı ihtarın ulaştığı tarih; dava açılmışsa davanın açıldığı tarih olacaktır [9].
CMR’da belirlenen faiz oranının, taraf devletler arasındaki farklı uygulamalardan kaynaklanabilecek uyumsuzlukları önlemeyi amaçladığı açıktır. CMR m. 41, taraflarca yapılan sözleşme hükümlerinin Sözleşme ile çelişmesi halinde, ilgili şartların kesin hükümsüz olacağını öngörmektedir. Bu bağlamda, faiz düzenlemesinin emredici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla taraflar, daha düşük bir faiz oranı belirleyebilse de, belirlenen %5 oranının üzerinde bir faiz oranı kararlaştıramaz [10].
Bununla birlikte, Yargıtay (Yargıtay 11. HD, E.2013/10767, K.2014/991, T.17.01.2014) CMR’nin emredici hükmü ile çelişmektedir. Ülkemizde enflasyon nedeniyle ulusal para birimi zaman zaman ciddi değer kayıpları yaşayabilmektedir. Bu nedenle Yargıtay, yabancı para cinsinden alacaklarda %5 faiz oranını uygularken, Türk Lirası cinsinden alacaklar için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için belirlediği ticari temerrüt faizini esas almaktadır. Hak sahibinin haklarının gözetilmesi açısından ve hakkaniyet gereği isabetli olduğu söylenebilir.
[1] Sabih Arkan, Karada Yapılan Eşya Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu (Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü 1982) 15.
[2] Turkan Ozdemir, Uluslararası Eşya Taşıma Hukuku (Zıya ve/veya Hasar Sorumluluğu) (Vedat Kitapçılık 1. baskı) 126, 127.
[3] Alihan Aydın, CMR’ye Göre Taşıyıcının Zıya, Hasar ve Gecikmeden Doğan Sorumluluğu (İstanbul, Beta Yayınevi, 2002), 34.
[4] Sabih Arkan, Karada Yapılan Eşya Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu (Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 1982) 44.
[5] Osman Uyaroğlu, ‘CMR’ye Göre Taşıyıcının Eşyaların Kaybı ve Hasarından Doğan Zararlarından Sorumluluğu’ (2022) 13(51).
[6] Alihan Aydın, CMR’ye Göre Taşıyıcının Zıya, Hasar ve Gecikmeden Doğan Sorumluluğu (İstanbul, Beta Yayınevi, 2002), 34.
[7] Aksoy Yavaş, Kara Yolunda Konteyner ile Yapılan Yük Taşımasında Kayıp veya Hasardan Doğan Sorumluluk (On İki Levha Yayıncılık, 2016) 184.
[8] Osman Uyaroğlu, ‘CMR’ye Göre Taşıyıcının Eşyaların Kaybı ve Hasarından Doğan Zararlarından Sorumluluğu’ (2022) 13(51).
[9] Osman Uyaroğlu, ‘CMR’ye Göre Taşıyıcının Eşyaların Kaybı ve Hasarından Doğan Zararlarından Sorumluluğu’ (2022) 13(51).
[10] Osman Uyaroğlu, ‘CMR’ye Göre Taşıyıcının Eşyaların Kaybı ve Hasarından Doğan Zararlarından Sorumluluğu’ (2022) 13(51).