Türkiye’ye giriş yasağı, Türkiye’den sınır dışı edilen veya Türkiye’de yasa dışı bulunan ve sonrasında Türkiye’den ayrılan yabancılara yönelik, Valilikler ya da Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca gerçekleştirilen bir idari işlemdir. Ayrıca, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, bu maddeye dayanarak, Türkiye’de bulunup bulunmadığına bakmaksızın, kamu düzeni, güvenliği veya sağlığı açısından tehdit olarak değerlendirilen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.
-
Türkiye’ye Giriş Yasağına Karşı İptal Davası Açma Süreci
Davanın süresinde açılabilmesi ve dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. ve 5. maddelerine uygun olması için öncelikle belirli hususların incelenmesi gerekmektedir.
Giriş yasağı kararının tebliği konusunda 6458 sayılı Kanun’un 10. maddesinde bir düzenleme bulunmasına rağmen, uygulamada bu kararlar genellikle muhataba tebliğ edilmemektedir. Bu nedenle kişi, hakkında giriş yasağının olduğunu çoğunlukla şifahi olarak ya da başka idari işlemler aracılığıyla öğrenmektedir. Bu noktada, ilk adım olarak giriş yasağının muhataba tebliğ edilip edilmediği kontrol edilmelidir. Öncelikle 6458 sayılı Kanun’un 10. maddesi aşağıda zikredilmiştir:
Türkiye’ye giriş yasağının tebliği
MADDE 10 – (1) Giriş yasağına ilişkin tebligat, 9 uncu maddenin birinci fıkrası kapsamında olan yabancılara Türkiye’ye giriş yapmak üzere geldiklerinde sınır kapılarındaki yetkili makam tarafından, 9 uncu maddenin ikinci fıkrası kapsamında olan yabancılara ise valilikler tarafından yapılır. Tebligatta, yabancıların karara karşı itiraz haklarını etkin şekilde nasıl kullanabilecekleri ve bu süreçteki diğer yasal hak ve yükümlülükleri de yer alır.
a) Tebligat Yapılmışsa: Eğer giriş yasağı kararının muhataba tebliğ edilmesi sağlanmışsa, tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde yetkili mahkemeye “Giriş Yasağının İptali Davası” açılmalıdır. Görevli mahkeme İdare Mahkemesi olup, yetkili mahkeme ise işlemi tesis eden kurumun bağlı bulunduğu il mahkemesidir. Giriş yasağının Valiliklerce ya da Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından tesis edilmiş olması durumu göz önünde bulundurularak, işlem hangi makam tarafından yapılmışsa o makamın yetki alanındaki mahkemeye başvurulmalıdır. Yetkisiz mahkemede açılan davalar, idare mahkemesince yetkili mahkemeye gönderilecektir.
b) Tebligat Olmadan Öğrenilen Durumlar: Eğer tebligat yapılmamışsa ve yasağın öğrenilmesi yazılı olarak ispatlanabiliyorsa, öğrenme tarihi olarak beyan edilen tarih, dava açma süresi olan 60 gün içinde yer almalıdır. Örneğin, giriş yasağının varlığı, sınır dışı dosyasının incelenmesi ile öğrenildiyse, öğrenme tarihi dosya inceleme talep dilekçesinin sunulduğu tarih olmalıdır ve dava bu tarihten itibaren 60 gün içinde açılmalıdır.
c) Geçmiş Süre Sonrasında Dava Açmak: Eğer muhataba tebligat yapılmış veya öğrenme tarihi yazılı olarak ispatlanabilmişse ve 60 gün geçmişse, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereği başvuru yapılarak dava süresinin kaçırılması engellenebilir. Bunun sebebi giriş yasağı kararının sürekli bir işlem olmasıdır. Sürekli bir işlem niteliğinde olan bu karar karşı ilgililer idari makama başvurarak giriş yasağının kaldırılmasını talep edebilir. İlgili hükme göre:
1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.
2. (Değişik: 10/6/1994 – 4001/5 md.) Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
Ayrıca, sürekli bir işlem olması nedeniyle, işlemi yapan makamdan giriş yasağının kaldırılması talep edilebilir ve bu talep reddedilirse, iptal davası açılabilir.
d) Belge Olmadan Öğrenme Durumu: Eğer kişi, giriş yasağının varlığını şifahi olarak öğrenmişse ve bu durumu ispatlayan bir belge yoksa veya işlemin tarih ve sayısı belli değilse, 2577 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddelerine dayanarak, giriş yasağının varlığına dair belge edinmek için 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’na başvurulabilir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, valiliklerce uygulanan giriş yasağı işlemlerini görme yetkisine sahip olduğundan, başvuru Genel Müdürlüğe yapılabilir ve işlemin hangi makam tarafından tesis edildiği belirtilerek talepte bulunulmalıdır. Ayrıca, giriş yasağının varlığını ispatlayan belgeler, örneğin sınır dışı etme kararları, ikamet izni başvurusunun reddi veya iptali gibi belgeler olabilir.
Eğer dava hazırlığı sırasında, giriş yasağının muhataba tebliğ edilip edilmediği konusunda bir belirsizlik varsa, bilgi edinme başvurusunda giriş yasağının kaldırılması talebinin de eklenmesi olası olumsuz durumların önüne geçilmesini sağlar.
-
Mahkeme Sürecinde Dava Dilekçesinin Hazırlanması
Eğer kişi hakkında verilen giriş yasağı kararı, 9. maddenin 1. fıkrası kapsamında kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından sakıncalı olduğu gerekçesiyle alınmışsa, dava sürecinde bu kişinin kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından bir tehdit oluşturmadığına ve işlemin keyfi olarak tesis edildiğine dair mahkemede bir kanaat oluşturulması gerekmektedir.
Dava dilekçesinde yalnızca, kişinin kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından sakıncalı olmadığı, işlemin hukuka aykırı olduğu ve istihbari bilginin hükme esas alınamayacağı yönünde standart beyanlara yer verilmesi, mahkemenin ikna edilmesi açısından yeterli olmayacaktır. Bu nedenle, mahkemede kişinin kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından herhangi bir sakınca teşkil etmediğine dair güçlü bir kanaat oluşturabilmek için, kişinin geçmiş yaşamı ve fiili durumu tüm yönleriyle detaylı şekilde ortaya konulmalı ve kişinin sakıncalı bir durum teşkil etmediğini ispatlayabilecek tüm bilgi, belge ve unsurlar mahkemeye sunulmalıdır.
Örneğin, kişinin Türkiye’de bulunma sebebi, yasal olarak kalış hakkına sahip olduğu, eğer öğrenci ise eğitimine devam ettiği, ailesi Türkiye’de yaşıyorsa onlarla birlikte yaşadığı, Türkiye’de kaç yıldır ikamet ettiği, burada icra ettiği önemli meslekler veya yürüttüğü işler, eğitim durumu, varsa siyasi geçmişi gibi hususlar mümkünse belgeleriyle birlikte mahkemeye sunulmalıdır. Bu tür kanıtlar, mahkemeyi kişinin kamu düzeni veya güvenliği açısından bir tehdit oluşturmadığı yönünde ikna etmek açısından büyük önem taşımaktadır [1].
Yürütmeyi Durdurma Kararı
Giriş yasağının iptaline ilişkin davalarda, idari işlemin yürütmesinin durdurulması oldukça kritik bir adımdır. Çünkü, giriş yasağı uygulanan kişi yurt dışında ise Türkiye’ye giriş yapamaz; Türkiye’de ise bulunduğu yerde tutuklanır ve sınır dışı edilir. Sınır dışı edilmesi durumunda, kişi gitmek zorunda olduğu ülkede işkence, kötü muamele ya da ölüm cezası gibi ciddi olumsuz durumlarla karşılaşma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple, kişinin dava süreci boyunca bu tür olumsuz durumlardan kaçınabilmesi adına, dava açılırken giriş yasağının hukuka aykırılığı ve uygulanması halinde ortaya çıkacak telafisi zor ya da imkansız zararlar açıkça belirtilerek, İYUK m. 27 uyarınca yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.
İdare Mahkemesinin Kararına Karşı İstinaf Kanun Yolu
Giriş yasağının iptali davalarında idare mahkemelerince verilen kararlarda istinaf yolu açıktır. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar verirse söz konusu mahkeme hükmü tebliğden itibaren 30 gün içinde istinaf edilmelidir.
Davanın kabul edilmesi durumunda, davalı taraf istinaf yoluna başvuracaktır. Bu aşamada davalı tarafın istinaf dilekçesine karşı davacı taraf, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde istinaf savunma dilekçesi sunmalıdır. Davalı taraf mahkeme kararını istinaf etmeye karar verdiği için, davacı tarafın istinaf savunmasında hükmün neden doğru, yerinde ve hukuka uygun olduğunu açıklaması gerekmektedir.
Davalı taraf istinaf başvurusu yaptığında, mahkeme kararının yürütmesinin durdurulmasını talep edebilir. Bu durumda, davacı tarafın yürütme durdurma talebine karşı beyanda bulunması faydalı olacaktır.
Giriş yasağının iptali davalarında, istinaf mahkemelerinin verdiği kararlar kesindir ve temyiz yoluna başvurulamaz. Eğer davacı, giriş yasağı işlemi nedeniyle Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan bir hak ihlaline uğramışsa, istinaf kararının öğrenildiği tarihten itibaren 30 gün içinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilir.
Anayasa Mahkemesi başvurularında, başvurunun tebliğ tarihi değil, hak ihlalinin öğrenildiği tarih dikkate alınır. Bu nedenle, elektronik tebligat açıldıysa veya tebligat yapılmamışsa dahi, Uyap sistemindeki kararın görüldüğü tarih esas alınarak 30 günlük başvuru süresi başlatılmalıdır. Eğer Anayasa Mahkemesi başvuruyu reddederse, bu durumda başvuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılabilir.
[1] İstanbul Barosu Mülteci Hukuku El Kitapçığı – I / Kasım 2021.